ve sen, kuş olur gidersen...
Yazarı :Tarık Tufan
Önceden Söylenebilecek bir sözüm yok... Söylenmesi gereken ne varsa söylemeye çalıştım. Bu benim gibi bir için çok kolay değil. Bir çırpıda anlatmaya çalıştım her şeyi. Durup düşünürsem anlatmaktan vazgeçebilirdim.
Bazı şeyleri, anlatmaktan ötürü de pişman olacağımın farkındayım.
İnsan, duygularının apaçık bir biçimde başkalarınca bilinmesini istemez sonuçta.
Bir öykü kahramanı olmanın rahatlığına bırakıyorum kendimi...
Kış Bilgisi
Yazarı :Ahmet Murat
Bahçeleri, gölgelerin cinlerini anlardım
Çocukken, sessizce bitenlerin, bitki olanların
Ve çıtırtıyla büyüyen her şeyin
Sarmaşıkları inletirdi (yemin ederim)
Sanki tutuşurdu kılcalları
Toprağın uykusuzluğu ve rüzgarın
Çatlayan toynakları.
Mevsimlerin dikiş yerlerinden severdim bırakılmayı
Gördükçe seviliyorum sanırdım
Göğü dalgın kılan o kuş hayatlarını
O bulutların
Ki perdeleri kapattırmayan hayatlarını.
Anneannem
Yazarı :Fethiye Çetin
Bu coğrafyada yaşayan herkesin şu ya da bu şekilde bildiği ama üzerinde konuşmamayı tercih ettiği saklı yaşamlar. Ermeni ve Hıristiyan iken Türk ve Müslüman olmuş binlerce çocuktan biri:
Heranuş ya da diğer adıyla Seher.
Torunu Avukat Fethiye Çetin anneannesi hakkındaki gerçeği yıllar sonra öğrendi. Anneannesinin akrabaları Gadaryanlara ise onun ölümünün ardından ulaşabildi. Konuşacak çok şey, sorulacak çok soru vardı.
"Yaşamı boyunca akla hayale gelmeyecek zorluklara göğüs germiş, çocuklarının ve yakınlarının karşısına çıkan engellerle baş etmiş bu kadın, gerçek kimliği söz konusu olduğunda neden kendini bu kadar çaresiz hissediyordu? Neden ailesini ve kimliğini savunamıyor, isteklerinin arkasında duramıyordu?
Anneannemin her acı hatırayı anlatıp bitirirken tekrarladığı cümlede gizli belki de bu soruların cevabı: O günler gitsin, bir daha geri gelmesin...
Gülziya (masalını arayan kahraman)
Yazarı :Murat Çelik
her şeyin bir öncesi vardı. yaradılışın, sözün, yeryüzü oyunlarımızın, verdiğimiz sevginin, kazanılan acıların, katliamlarımızın, yarım kalmış bir bakışın, uzun yüzlü aynaların her şeyin bir öncesi. belki de var olmamızın bir nedeni de, varlığıyla kendi cevabını zaten yaratmış olmasından gizliydi; biz ısrarla, bir başkasına taşıtmaya zorluyoruz kendimizi. aslında giz diye bildiğimiz her şey nedenini en açık şekilde vuruyordu içimize....
ufak.
ufacık bir şakaydı her şey.
inanmadan gülüyorduk. ruhlarımızın gözlerimize vuran yeri bozuk bir saatin düzeniyle işliyordu.
Kapalı Öyküler
Yazarı : Cihan Aktaş, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Yıldız Ramazan Oğlu, Hülya Aktaş, Çiğdem Can, Sadık Yalsızuçanlar, Gökhan Özcan, Kamil Yeşil, Selçuk Orhan, Suavi Kemal Yazgıç
Kapalı Öyküler, değişik yazarları "baş örtüsü" sorunu çevresinde yazdıkları öykülerden oluşuyor. Amacımız yara kabuk bağlamadan, edebiyat içinde de bir not düşmekti. Kitaba katkıda bulunan değerli yazarlarımızdan birkaçı, bu sorun etrafında öteden beri yazmış ya da tartışmaların içinde doğrudan bulunmuş kimselerdir. Öyküleri ısmarlarken birkaç basit ama katı kıstasımız vardı: Birincisi, katkıda bulunacak yazarın, bu kitabın olası okurları tarafından az çok çok tanınmış biri olmasına çalıştık...
Kapalı Öyküler'i oluşturan öykülerin her biri, tümüyle yazarının anlayışının, yaklaşımının bir sonucudur. Dolaysıyla, baş örtüsü yasakları yüzünden mağdur olmuş kişilerin yaşadığı/karşılaştığı sıkıntılara ya da direnişinin derinliğine bütünüyle hakim olmak gibi bir iddiamız yok...
Bugünü Yaşama Arzusu :Schopenhauer Tedavisi
Yazarı :Irvin D. Yalom
Usta terapist Irvin Yalom'dan dünyanın ilk gerçek grup terapisi romanı, iki insanın anlam arayışının büyüleyici hikâyesi. Şu ya da bu zamanda hepimiz ölüm karşısında ne yapacağımızı merak etmişizdir. Her zamanki sağlık kontrolünden sonra birden kendi ölümlülüğüyle karşılaşan saygın psikoterapist Julius Hertzfeld'de hayatını ve çalışmalarını gözden geçirmeye başlar. Hastalarının yaşamında kalıcı bir farklılık yaratabilmiş midir? Peki ya başarısız olduğu hastalara ne olmuştur? Daha bilge ve olgun birisi olarak onları kurtarabilecek midir?
Julius eski hastası Philip Slate'i arayıp bulur. Philip için insanlarla ilişki kurmanın tek yolu sayısız kadınla yaşadığı cinsel ilişkilerdi ve Julius'un terapisi de bunu değiştirememişti. Şimdi ise Philip kötümser ve insan sevmez filozof Arthur Schopenhauer'i okuyarak kendisini iyileştirdiğini iddia etmektedir. Ve hep olageldiği gibi kendini beğenmiş, diğer insanları umursamayan, kendi içine gömülmüş Philip gerçekten de ustası Schopenhauer'i anımsatmaktadır. Julius ve Philip en sonunda Faustvari bir pazarlık yaparlar. Philip, Schopenhauer öğretecek, burıa karşılık da Julius onu terapi grubuna alıp insanlarla ilişki kurma yeteneklerini geliştirmeye çalışacak. Arayış peşindeki bu iki insan acaba birbirlerinin hayatlarını nasıl etkileyecek?
Irvin Yalom bu son romanında Schopenhauer'in psikolojik hayatının gerçek hikâyesini zarif bir biçimde romanına dahil ederek felsefe ve hayatı sorguluyor.