nowrun Özel Kullanıcı
Mesaj Sayısı : 556 Para : 93893 Rep : 0 Kayıt tarihi : 09/06/13
| Konu: NAMAZ VE RUH EĞİTİMİ Perş. Ağus. 01, 2013 5:19 am | |
| Şüphesiz namaz;ancak ağırbaşlılık,alçakgönüllülük,yalvarma,yakarma,ve pişmanlık duymadır.Elini kor;Allah’ım! Allah’ım! Dersin.kim böyle yapmazsa o bir eksiklik yapmıştır. Namaz;mü’mini ruhen yücelten,onu maddi,manevi kir ve paslardan arındıran,fahşâ ve münkerden alıkoyan,nefsin ve şeytanın esaretinden kurtaran,kibir,gurur ve bencillik gibi hastalıkları tedavi eden,vakar ve tevazu duygularını artıran mükemmel bir ibadettir.
Namaz;mü’mini Allah katına yükseltip O’na kavuşturan bir mi’râcdır.
Namaz;gönülleri ferahlatan,ruhları aydınlatan şifadır.
Namaz;fani ve fena olan şu dünyadan,ebedi olan ilahi aleme açılan bir penceredir.
Namaz;mü’mini gerçek özgürlüğüne kavuşturan ruhi bir inkılaptır.
Namaz;ömür boyu,her türlü hal ve ortamda sürekli devam eden bir sabır eğitimidir.
Namaz;günlük hayatın akışını beş kez durdurup düzenleyen,vakti en verimli ve en yararlı bir biçimde kullanmayı sağlayan bir nizamnamesidir.
Namaz;mü’minin günlük faaliyetleri hakkında düzenli olarak Rabb’ine hesap vermesini sağlayan bir otokontrol mekanizmasıdır.
Namaz;dua,zikir,tevbe,istiğfar,şükür,hamd,tesbih,t enzih gibi ögeleriyle Mü’mini manen eğiten ve olgunlaştıran bir ibadetler bütünüdür.
Namaz Kötülüklerden Arındırır
Namazın,bir mü'minin hayatındaki en önemli etkisi;onu çirkin,fena ve kötü olan şeylerden,Nâhoş ve yüz kızartıcı davranışlardan uzak tutmasıdır.
Muhakkak namaz,kötü ve iğrenç şeylerden vazgeçiricidir.(Ankebût:45)
Yalnızca Allah için namaz kılan bir mü’min,Allah’ın haram kıldığı ve münker saydığı şeylerden uzak durmaya ve onlara yaklaşmamaya çalışacaktır.Çünkü namazda bu tür olumsuzlukları bağdaştırmak mümkün değildir;ateşle barutu bir arada tutmak nasıl imkansızsa,namazla fahşâ ve münkerin arasını telif etmek de öylesine imkansızdır.Namaz kılan bir kimse,en azından namaz kıldığı süre içinde bu tür kötülük ve çirkinliklerden uzak kalacak demektir.Bu da,fahşâ ve münkeri tamamen terk etmek için ilk adım sayılır.
Namaz,mü’minin,o ana dek işlediği hata ve günahların farkına varması,bunlardan dolayı tevbe ve istiğfarda bulunması için ele geçmez bir fırsattır.Böylece,kendi kendini hesaba çekecek,Rabb’inden af ve bağışlanma dileyecektir:
Rabb’imiz! Bizim günahlarımızı bağışla,kötülüklerimizi ört ve birr (iyilik ve ihsan) sahipleriyle beraber canımızı al! (Âl-i İmrân:193).
Namaz kılan mü'min,bir yandan namazını mükemmel hale getirmeye çalışırken,öte yandan da salih amellerde,iyilik ve ihsanlarda bulunarak kötülüklerini örtmeye çalışacaktır:
Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl;çünkü iyilikler (hasenât),kötülükleri giderir.Bu,ibret alanlara bir öğüttür.(Hûd:114)
Rasüllah-sallallâhu aleyhi ve sellem-de,namazın günahlara bir keffaret olduğu ve onları yıkayıp temizlediğini ifade buyurmaktadır:
Hiçbir kimse yoktur ki,abdest alsın ve abdestini güzel yapsın.Sonra namazı kılsın da,o abdest ile kıldığı namazı takip edecek namaz arasındaki günahları onun için mağfiret olunmasın.
Bir keresinde Nebi-aleyhisselem-:
“Beş vakit namaz kılan,evinin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir.Bu adamda kir namına bir şey kalır mı?”dedi.
“Hayır,bir şey kalamaz!”dediler.
Rasûlüllah,”Suyun kiri giderdiği gibi,beş vakit namaz da günahları yok eder.”buyurdu.
Namaz,insandaki birtakım olumsuz özellikleri yıkayıp temizlemekle kalmaz.ayrıca ona olumlu ve güzel nitelikler kazandırır:
Namaz;mü’mini birr,takva ve ihsan sahibi yapar.Onu sabırlı,olgun,ağırbaşlı ve alçakgönüllü bir insan haline getirir.
Namaz Sabır Eğitimidir
Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin! Şüphesiz bu,huşû duyanlardan başkasına ağır gelir.(bakara:45).
Ey iman edenler!Sabırla ve namazla yardım dileyin! Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara.153)
Bu âyetlerde sabır ve namaz birlikte zikredilmekte ve böylece bu iki kavram arasındaki sıkı bağlantıya işaret edilmektedir.Gerçekten sabır ve namaz,davetçi mü’minin en belirgin iki hasleti olmalıdır.
Bu konuda şehid Üstad Seyyid Kutub’un yorumuna kulak verelim: “Kur’anda sabır tekrar tekrar zikredilir;zira Allahu zü’l-Celal,insanların bunca nefsani arzu ve isteklerin baskısı altında doğru istikamette yürümelerinin zorluğunu,bunca çekişmekler içinde ve engeller karşısında hak davasını hakim kılmanın azametini,fertlerin gerilen asabları,iç ve dış düşmanlara karşı bütün yardımcı kuvvetleri uyanık tutmanın zorluğunu çok iyi biliyor ve o yüzden bunlara karşı sabırlı olmayı emrediyor.
“Allah’ın emirlerine karşı sabır!..Hakka karşı gelenlerle cihad etmek için sabır!..Zaferin gecikmesine karşı sabır!..Batılın çığırtkanlığına ve yayılışına karşı sabır... Nefsin süfli arzularına karşı sabır...İnsanların inatçılığına ve sapıklığa meyline karşı sabır...
“Eğer meydanda tayin edilmiş bir müddet,iyi hazırlanmış bir yol azığı yoksa,zaman uzayıp zorluklar artınca sabır azalır veya tükenir.Bunun için yüce Allah Kur’an’da sabırlı namazı aynı paralelde zikrediyor.Namaz;kurumayan bir kaynak ve hazinedir.Sabır ipi yalnız namazla uzar ve namazla olduğu müddetçe kopmaz.Namaz,sabra Allah rızasını,tatlı yüzü,iç huzuru,güveni ve yakîni ekler.
“Karşılaşılan iş,insanoğlunu zayıf takatini aşınca,mutlaka o büyük varlıktan yardım dilemek mecburiyetindedir.Nefsani arzuları yenmenin,hak yolda azimle yürümenin ve zulümle cihad etmenin zorlaştığı zamanlarda insanoğlunun o ezeli ve edebi güce sarılmaktan (namazla yardım dilemekten) başka çaresi yoktur.Şu sınırlı ve fani hayatta yollar uzayıp şiddetler artar,hedefe bakınca henüz ön belirtilere bile rastlamadığı ve ömrün zevale doğru yöneldiğini gördüğü zamanlarda elbette o bitmez ve tükenmez.İlahi kuvvete (namaza) sarılmak mecburiyetini duyar.Şer hareketlerinin yayıldığı,hayırlı faaliyetlerin gizlendiği,ufukta ışık belirtilerinin görülmediği,yolda işaretlere rastlanmadığı zamanlarda,elbette yöneliş yalnız O’na olacaktır.
“İşte bu gibi dar zamanlarda namazın gerçek hüviyeti ortaya çıkar.Namaz;bir zerrecik damlayla,bitmez tükenmez derya arasında buluşma yeri ve zamanıdır.Namaz;fani olan şu insanoğlunun,bu daracık kara parçasının sahasında uçup kainatı kuşatan ilahi kudretin sahasına süzülüşüdür.Namaz;kızgın çöl güneşinin altında serin bir ağaç gölgesi gibidir.Namaz;üzgün ve yorgun gönüllerin,şefkatli bir el tarafından okşanışıdır.Bunun için Rasûllah-sallalahu aleyhi ve sellem-,zorluklarla karşılaştığı,işinin çok olduğu yorgun zamanlarda,gönlünü ilahi haşyetin derinliklerine bırakmak için,’Bizi ona (namaza) çağır ya Bilal!’ derdi”
Namaz Huzur ve Sükun Kaynağıdır
Namaz,müminler için bir sığınak ve şifadır;rahatlama ve ilahi huzura kavuşma vesilesidir.
Mü’min,günde beş kez abdest alarak yıkanıp temizlenir,ayıpları örtüp kapatır,yüzünü kıbleye,kalbini de Allah’a yöneltir,dünyevi endişe ve kaygıları bir kenara bırakır,şeytani vesveseleri terk eder,bütün vücudu ve uzuvları ile Allah’a teslim olup huşû ve hudû içinde tekbir alır ve namaza koyulur.Kendi basit dünyasından kurtulup sıyrılır ve ilahi aleme dalar.Rabb’ine münacaat eder,yalvarır yakarır,pişmanlığını ifade eder.Halik-ı zü’l-Celal’le hasbihal eder.O’nun mübarek kelamını terennüm ederek,ayetlerin mana derinliklerinde kaybolur.Saygıyla ayakta durur,eğilip rüku eder,secdeye kapanır,doğrulur,tekrar secde eder;böylece kıyam rüku ve sücudu tekrarlar durur.Oturur,dua ve niyazda bulunur,tevbe ve istiğfar eder.Nihayet bu ulvi miracını selamla noktalar.
Böylece;stresten patlayacak hale gelen,sıkıntı ve bunalımlarla kararan mustarip gönüller hafifleyip ferahlar ve sükunet bulur.Böyle bir namaz huşû duyan mü’minler için bir zevk ve neşe kaynağıdır.Namaza üşene üşene kalkan,imanları zulüm katan ve gösteriş için namaz kılanlara ağır gelir ve bir yük olur.
İki yüzlüler,Allah’ı aldatmaya çalışırlar.Oysa O,onların aldatmalarını kendilerine çevirir.Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar,insanlara gösteriş yaparlar,Allah’ı pek az anarlar.(Nisâ:142)
| |
|